3 Şubat 2015 Salı

SUDAKİ MUCİZE – MASARU EMOTO

Su hayatın devamlılığını sağlayan dört elementten biridir. Herkesin bildiği gibi dünyamızın ve bedenimizin dörtte üçü sudan oluşuyor. Japon bilim adamı Dr. Masaru Emoto, bizler için hayati öneme sahip suyun kendisiyle ilgili çok ilginç bir araştırma yapmış. Sonra bu araştırmasının sonucunda elde ettiği bilgileri tüm dünyayla paylaşmak için kitap yazmış. Yaptığı araştırma şu; yıllar boyunca suyu dondurarak, donmuş haldeki su kristallerinin fotoğraflarını çekmek. Yöntemi şu; farklı kaplardaki suları bazı yazılı veya sözlü ifadelerle etkileyip, dondurduktan sonra oluşturdukları desenleri fotoğraflamak. Sonuç şu; nefes kesici bir mucize, çünkü su her ifadeye ayrı bir desen oluşturuyor. Güzel sözlere tüm zarafetiyle göz alıcı desenler oluştururken, kötü sözlere ya tepki vermiyor, ya da tamamlanmamış bozuk desenler oluşturuyor. Kitabın en arka sayfaları bunun örnekleriyle dolu. Fotoğraflar çok etkileyici.

Eskiler okunmuş su içirirlerdi. Biraz batıl ve saçma gelirdi ama onları kırmamak için yine de o suları içerdik. Dr. Masaru Emoto’nun kitabını okuduktan sonra hiç de saçma olmadığına, hatta suyun hafızasının olduğuna inanmaya başladım. O zamandan bu yana da ettiğim söze de, içtiğim suya da özen gösteriyorum. Plastik şişeden su içmemeye çalışıyorum. Biraz pahalı ama cam şişe suları tercih ediyorum.

“Sudaki Mucize” kitabını okumadan önce “Ne biliyoruz ki tavşan deliğinde” isimli bir belgesel izlemiştim. Kuantum fiziğine duyduğum merak bu belgeselden sonra başlamıştı. Maddelerin birbirlerinden ayrı görünmesine rağmen hepsinin aynı titreşimin parçaları oldukları ve ayrı olmadıklarını bilimsel olarak ortaya koyan bir belgeseldi. O belgeselde Dr. Masaru Emoto’nun su kristalleri üzerinde yaptığı çalışmadan da bahsediliyordu. (Belgeselden bir sahne; https://www.youtube.com/watch?v=6eIpNOJ3QyE) Daha sonra tesadüfen kitabını bulunca çok sevinmiştim. Gerçekten de ağzımızdan çıkan her kelimenin bizi, diğer insanları, dünyayı hatta evreni etkileme gücüne sahip olduğunu fark ettiren, bunu fotoğraf örnekleriyle apaçık ortaya koyan çok önemli bir eser.

“Sudaki Mucize” sadece sözlerin ve düşüncelerin suyu dolayısıyla tüm diğer maddeleri etkileyeceğinden bahsetmiyor. Aynı zamanda hayatı nasıl yaşamamız gerektiğine dair rehberlik eden önerilerde bulunuyor. Gözle görünür bir şey olmasa da, her düşüncemiz bizi ve çevremizi etkileme becerisine sahip bir kudretse, işe hasta bedenlerimizi iyileştirmekten çok önce hasta düşüncelerimizi iyileştirmekten başlamamız gerektiğini anlatıyor.

Kitap 133 sayfa, 133’den sonra fotoğrafların bulunduğu bir albüm var. Kitabı kendiniz okuyup değerlendirirseniz sizin için çok daha kalıcı olur bu yüzden kitabın pek çok yerine değinmek istememe rağmen örnek olsun diye tek bir bölümü paylaşacağım. Sayfa 128’den geliyor;

“…Günümüzde yüzleştiğimiz bu kötü görüntüye rağmen, bütün umudumuzu kaybetmiş de değiliz. Şu anda bile devreye sokabileceğimiz bir sürü etkinlik bulunmaktadır. Yapmamız gereken ilk şey, doğal hayatın önümüze koyduğu modeli incelemek ve onu örnek almaktır. Mikro dünyada rastlanılan mikropların genellikle %10’u ‘kötü’, diğer bir %10’uysa ‘iyi’ olarak tanımlanırlar. Geriye kalan %80 ise ‘nötr’ olarak bilinirler. Bu durum içinde yaşadığımız dünyaya benzer. Bizim gezegenimizin hayatta kalması %10’luk bir kısmı oluşturan ‘iyi’ mikroplarla, diğer bir %10’u oluşturan ‘kötü’ mikropların arasındaki savaşın sonuçlarına bağlıdır. Eğer iyi olan %10’luk kısım kazanırsa, %80’lik kısım onlara katılacaktır. Eğer kötü olan %10’luk kısım kazanırsa, nötr durumda bulunan ve oldukça kalabalık olan mikroplar da kötülere katılacaktır. Neden hala umutlu olabileceğimizi açıklayan gerçek de budur. Benim sevgi ve minnettarlık hakkındaki mesajlarımı almalarını umut ettiğim kesim, nüfusun sadece %10’unu oluşturan, ama kötü niyetli olanları yenip, nötr haldeki o büyük kalabalığı etkileyebileceklerini düşündüğüm kişilerden oluşmaktadır.” Diyor ve devam ediyor;

“Neden böyle bir durumda iyi niyetli olan kişilerin kazanacaklarına inandığımı da açıklamak istiyorum: Karşı karşıya gelen iyi ve kötü mikropların sayıları aynı olsa bile, iyi mikroplar daima kazanan taraf olmaktadırlar. Bu bilimsel bir gerçekliktir ve su kristalleriyle yaptığım deneylerin de desteklediği bir veridir. Aynı su örneğinin yanına, birisinin üzerinde ‘sen güzelsin’ diğerinin ise ‘sen çirkinsin’ yazan iki etiket koyduğumuzda, su örneğinin ortaya koyduğu kristaller çok güzel olmaktadırlar. Dolayısıyla dünya nüfusunun sadece %10’unun bile kendisini sevgi ve minnettarlık duygularına açık hale getirmesi, gezegenimizi içinde bulunduğu sağlıksız durumdan kurtarmak için yeterli olacaktır.”

Nasıl? Etkileyici değil mi? Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular alçalınca karıncalar balıkları. Kimin kimi yiyeceğine su karar verir. Suyun ne yapacağına da bizler. Hatta sadece %10’luk bizler.

                                                                                                                Demet Yıldırım Durmuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder